BANKALARIN YABANCILARIN ELİNE GEÇMESİ NEDEN TEHLİKELİDİR?
http://www.cihandura.com/tr/makale/bankalarin-yabancilarin-elne-gecmes-neden-tehlkeldr
11-02-2012
(forum notu,
Kemal Unakıtan, Reyiz onu 1. sıradan vekil seçtirmişti.
Her şey o mübarek kardeşimiz ile başladı.
bu adam, yüksek müslümanlardan, nakşibendi iskenderpaşa cemaatinden,
yüce mümin gardaşımız)
Avrupa Birliği’nin ve Amerika’nın dev şirketleri, mal ve sermaye akımları yoluyla, küreselleşme kılıfı altında dünya çapında bir işgal gerçekleştiriyor. Bu işgalin ilk hedeflerinden biri, az gelişmiş -daha doğrusu gelişmesi engellenmiş- ülkelerin bankacılık sektörü. Bir iktisatçımız, Yaman Törüner, bir yazısında (14.2.2005) bu sızmayı şöyle dile getiriyordu:
“Dünyada birçok ülkede ulusal banka kalmadı. Küreselleşme ilk örneklerini bu sektörde veriyor. Meksika'nın bile bankalarının % 95'i yabancıların eline geçti. Romanya'da, Endonezya'da neredeyse ulusal banka yok. Ulusal bankacılığın yok olması, giderek ulusal sermayenin de yok olması sonucunu doğurabilir.” Y. Törüner’in verdiği rakamları bugün yenileriyle destekleyebiliriz. T.C. Merkez Bankası’nın Mayıs 2007 tarihli Finansal İstikrar Raporu’na göre bankacılık sektöründeki yabancı paylarının gözleminden şu çarpıcı bulgulara ulaşılıyor: Avrupa’da Bankacılıkta yabancı payı en düşük ülke Hollanda’dır: %2.3 (Hollanda başka ülkelerde kendi payını artırmaktan geri durmuyor; son bir örnek, Türkiye’de Oyakbank’ı satın alması oldu). İsveç, İtalya, Almanya, İspanya ve Fransa’da yabancı payı %9 ile %12 arasındadır. Sadece Avusturya ve Danimarka’da %20 civarına yükselmektedir. Bunların hepsi düşük ve makul oranlardır. Buna karşılık eski sosyalist, sonradan kapitalist ve piyasa ekonomili ülkelerde bankacılık hemen bütünüyle yabancıların eline geçmiştir. Öyle ki yabancılaşma oranı Polonya’da yüzde 67.1, Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 74.8, Slovak’ya da yüzde 97.4 gibi inanılmaz boyutlardadır. Bütün bu ülkeler Türkiye gibi IMF’nin boyunduruğu altına girmiş, IMF reçetelerini uygulayan, kısacası Batı’nın “merdiveni itme” politikasına maruz kalan ya da izin veren ülkelerdir.
Bütün veriler şunu göstermektedir ki günümüzde zengin kapitalist ülkelerden çevre ülkelerine doğru küresel ölçekte bir saldırı, adeta bir ekonomik işgal gerçekleştirilmektedir. Aynı saldırıyı 1980’lerden bu yana kendi yurdumuzda, Türkiye’de de yaşıyoruz. Türkiye’nin yönetiminin, A.K.P. gibi kuruluş şartları şüpheli bir partiye teslim edildiği 2002 sonundan bu yana saldırı tam bir işgal şeklini almıştır. Bir iktisatçımız, Abdurrahman Yıldırım olup biteni şöyle yorumluyor: “Üzerine 2001 krizi ve küreselleşmenin hızlanması binince bankalar bir bir satılmaya başladı. Yerlilerden hiçbir alıcı yok. Giden, yabancıya gidiyor. En son olarak, askerin de bağlantılı olduğu bir bankanın da yabancıya satılması; yerli sermayenin bankacılıkta kalamayacağının, bu sektörde gelecek görmediğinin, küresel sermaye ile rekabet edemeyeceğinin ve bankacılıktan elini eteğini çekeceğinin tescili gibi oldu.”
Genel olarak Türkiye küresel rekabet koşullarında temel ve kritik sektörlerdeki hâkimiyetini giderek yitiriyor, çünkü bu sektörlerde yabancıların payı hızla yükseliyor.
Finans sektöründe yabancılaşma, kendini ilk olarak borsada gösterdi.
2002 yılından önce yüzde 40’ın altında olan yabancı payı,
2006 yılı sonunda yüzde 65’i buldu.
Merkezî Kayıt Kuruluşu verilerine göre İMKB’de yabancı yatırımcıların borsadaki payı
Mayıs 2007 itibariyle yüzde 71’e tırmanmış vaziyette.
Bankacılık sektörüne gelince, Oyakbank’ın 2.7 milyar dolara yabancıya satılmasıyla yabancı payı yüzde 40’ı geçmiş bulunuyor.
Eğer özel finans kurumları da katılırsa, bu pay yüzde 50’yi aşmakta.
2002’den önce bankalarımızda yabancı hissesi yalnızca %10’un altındaydı!...
İşte bu, halkımızın yüzde 47’sinin destek verdiği A.K.P.’nin büyük başarılarından (!) biri.
1) Yabancıya Banka Satışı Merdiveni İtme Stratejisinin Bir Uygulamasıdır
2) Banka Satışıyla Ekonomi Yabancıların Kontrolüne Geçer
3) Türkiye Hakkındaki Gizli Bilgiler Yabancı Güçlerin Eline Geçer
4) Yabancılaşma Bütün Ekonomiye Yayılır
5)Yabancı Bankalar Ulusal Politikaları Engeller
6) Yabancı Sermayeli Bankalar Ulusal Şirketleri Dışlar
7)Yabancı Bankalar KOBİ’lere Hizmet Vermekten Kaçınır
8) Milli Kaynaklar Yabancı Ülkelere Akar
9) Bankacılık Döviz Geliri Sağlamaz
10)Yabancı Banka Kriz Çıkınca Kaçar, Mevcut Krizi Büyütür
11) Bankacılık Sistemi Oligopole Dönüşebilir
12) Yabancı Bankalar Borçlanma Eğilimini Artırır
13) Diğer Olumsuz Etkiler
devamı
http://okudunmu.org/forum/index.php?topic=975.msg2116#msg2116