Fethullah Gülen Hocaefendi, canlı yayınlanan bu haftanın Bamteli (Berâat Kandili-Özel) sohbetinde özetle şu hususları dile getirdi:
*Bugün İslam dünyası kan kusuyor. Allah’ın günü yok ki biz birkaç tane şehidin şehadetiyle ürpermiş olmayalım. Televizyonda sadece haberlere bakıyorum, bazı gün de “Artık açmayın!” diyorum; “açmayın, çünkü gönlüm tahammül etmiyor orada ananın ağlamasına, kardeşin ağlamasına.”
*Burada dönüp şunları da diyebilirsiniz: Belli bir dönemde ülkenin dört bir yanının cephanelik haline gelmesine göz yumanların ve şekavet şebekesinin, korkunç bir terör örgütünün, Allah belası bir organizasyonun bu işleri yapmasını görmeyenlerin kör gözlerine sokulsun. Bunu göremedilerse, işin doğrusu bunların en küçük bir dairede bile bir toplumu idare etmeye kabiliyetleri yok, bunlar kabiliyetsiz insanlar demektir. Yok, görerek bunu yaptılarsa, o da ülkeye, vatana hıyanettir; hıyanet-i vataniye sayılır bu.
* Böyle olanlar mutlak manada zehirlenmişlerdir. Kimsenin gücü yetmediğinden dolayı bunlar tımarhaneye sevk edilemez ama zehirlenmiştir bunlar. Deli değil, bunlar zırdelidirler; hatta halk ifadesiyle zırzır deli, bir delinin ifadesiyle de hınzır delidirler. Fakat tutup bunları bir akıl hastanesine, bir psikiyatriste götüremezsiniz, gücünüz yetmez buna. Götürseniz bunların gerçekten yüzde yüz deli oldukları ortaya çıkacaktır. Firavun Amnofis böyle bir deliydi ve cinnetiyle boğuldu gitti. General Abdülkasım böyle bir deliydi. Cinnetiyle boğuldu gitti. Saddam da böyle bir deliydi.
*Bir gün kader, ipini Saddam’ın boynuna da taktı. O manzarayı görünce, öyle bir zalime karşı bile içime acıma hissi geldi. Pişman olmuş o dakikada, kelime-i tevhidi söyleyecekti. İp birden bire hızlı çekildiğinden dolayı “Lâ” dedi, “Lâ”da kaldı; “illallah”a geçemedi. Hayatını hep “Lâ”da geçiren kimseler, sonuçta böyle “illallah” diyemeden, meseleyi Allah’a bağlayamadan yuvarlanıp gideceklerdir.
*Siz hizmetlerinizi katlayarak, cehdinizi artırarak yolunuza devam edin. Daha güçlü bir formasyonla -Allah’ın izniyle- hizmetinize yoğunlaşın. Nam-ı celil-i Muhammedi’yi, milli değerlerimizi dünyanın dört bir yanına duyurmak için çalışın. Müslümanlığın şu bu olmadığını gösterin. Evet, Müslümanlık Işid değil, Boko Haram değil, el-Kaide değil, en-Nusra değil, eş-Şebab değil, PKK değil… Müslümanlığın bunlar olmadığını göstermek, bugün Müslümanlık adına yapılması gerekli olan en önemli şeydir.
*İster bu terör örgütleri isterse de onlara müsamahayla bakan kimseler, her iki kesim de İslam dünyasının o dırahşan çehresini kirletmiştir. Yapılan davranışlar adeta bir zift gayyasından dışarıya doğru fışkıran, feveran eden ziftler gibi, İslam’ın mübarek çehresini kirletmiştir. Bu kirleri yıkamak Hizmet Hareketi’ne ve Hizmet Hareketi’ne arka çıkan hizmet hareketlerine, adem-i merkeziyet esprisine bağlı, bütün dünyadaki hizmet hareketlerine düşüyor.
*İaşemi kitaplardan gelen telif ücretiyle karşılıyorum. O konuda da arkadaşlara rica ettim, “Âleme 7-8 veriyorsanız, bana yarısını verin.” dedim. O yarısı da olmazsa, burada sizin de oturup kalktığınız bu yerlerin kirasını veremem, o zaman Allah onun hesabını bana sorar. Yediğim şeylerin parasını veriyorum. Ben bir vaiz emeklisiyim. Bir fakire o emekli parasını verdim, o onunla geçiniyor. Vazife yapmadığımdan dolayı onu almam haramdır diye düşündüm ve öyle yaptım o mevzuda. O açıdan da kitapların telifinden başka bir gelirim yok.
*Bizim işgüzarlarımız bu “tahşiye davası”nı buraya kadar uzatarak, bir yalancı avukat tuttular. Biz de bir avukat tutma mecburiyetinde kaldık. Bankaya daha önceden gönderilen paranın miktarını sordum; dediler ki, “Çok az bir şey kalmış, avukatlar da fazla istiyor.” Arkadaşlarıma rica ettim, burada üniversiteden ve subaylıktan emekli olan bir arkadaş vardı, ondan benim için elli bin dolar borç alarak bankaya yatırdılar, avukatlara verdiler.
Мы используем cookie-файлы, чтобы улучшить сервисы для вас. Если ваш возраст менее 13 лет, настроить cookie-файлы должен ваш законный представитель. Больше информации