Ve kâlû rabbenâ innâ ata’nâ sâdetenâ ve kuberâenâ fe edallûnes sebîl(sebîlâ).
Ve cehennemde olanlar derler ki: "Yarabbi, muhakkak ki biz, sâdatlarımıza (dînde ileri gidenlerimize) ve küberamıza (büyüklerimize) itaat ettik. Ve böylece Senin yolundan (Sıratı Mustakîmi'nden) saptık."
33/AHZÂB-68
Rabbenâ âtihim dı’feyni minel azâbi vel anhum la’nen kebîrâ(kebîren).
Rabbimiz, onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle lânetle.
AÇIKLAMA
Bismillâhirrahmânirrahîm
Dîn konusundaki sâdatlara yani dînin ileri gelenlerine insanlar itaat etmişlerdir. Sâdatlar ise onları sebîlden saptırmışlardır. Dikkat edin tâbiiyet kelimesi geçmiyor itaat etmek geçiyor. Her zaman bir tarafta resûl, diğer tarafta da büyük kısmı mutlaka resûle karşı olan o ülkenin dîn konusunda ileri gelenleri olmuşlardır. Allahû Tealâ buyuruyor ki:
23/MU'MİNÛN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).
Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü'min olmayan kavim (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.
Hiçbir kavim, resûlünü kabul etmemiş, büyük kısmı ona karşı çıkmıştır. Bunun sebebi onların alıştıkları dîn statüsündeki işlemlerdir. Dîn deyince insanlar namaz kılmayı, oruç tutmayı, zekât vermeyi, hacca gitmeyi, kelime-i şahadet getirmeyi anlıyorlar. İslâm, teslim olmak demektir. İnsanlar, İslâm'ın beş şartını yerine getirmekle Allah'a teslim olacaklarını ve cennete gideceklerini düşünüyorlar. İşte bu sâdatlara itaat etmek demektir.
Dîn, 14 asırdan beri bir yozlaşmanın içinde, buraya kadar gelmiştir. Artık ne Allah'a ulaşmayı dilemek ne irşad makamına ulaşıp tâbiiyet ne ruhu Allah'a ulaştırıp teslim etmek, ne fizik vücudu teslim etmek, ne nefsi Allah'a teslim etmek, ne irşada ulaşmak, ne de iradeyi Allah'a teslim etmek kalmıştır.
Kur'ân, bu 7 safhayı da üzerimize farz kılmış,14 asır evvel bütün sahâbe bu yedi safhayı da gerçekleştirmişlerdir.
Allah'ın, Kur'ân'da mevcut olan ama yürürlükten kaldırılmış olan, dünya ve cennet saadetine ulaştıracak olan temel farzlarının, yani 7 safhanın hiçbiri İslâm'ı yaşadığını zanneden büyük kitlelerce gerçekleştirilmemektedir. Mutlaka tatbik edilmesi gerekir.
Aslında insanlar şeytan tarafından her zaman aldatılmışlardır ve Allah'ın dostları hep büyük kitlelerin karşılarına aldığı kişiler olmuşlardır. İnsanlık tarihinin her devrinde, zamanın her parçasında ve hayat olan bütün ülkelerin bütün şehirlerinde insanlar o ülkenin resûlü hakkında gerekli bilginin mutlaka sahibi olmuşlardır ve davet mutlaka herkese ulaşmıştır. Allahû Tealâ buyuruyor ki:
39/ZUMER-71: Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ futihat ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye’tikum rusulun minkum yetlûne aleykum âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin hakkat kelimetul azâbi alel kâfirîn(kâfirîne).
Kâfirler, zümre zümre cehenneme sürülürler. Oraya geldikleri zaman, onun (cehennemin) kapıları açılır. Ve onun (cehennemin) bekçileri onlara derler ki: “Size, sizden (sizin aranızdan) olan resûller gelmedi mi ki, size Rabbinizin âyetlerini okusun, bugüne (buraya) geleceğinizi (söyleyerek) uyarsın? (Cehenneme gidenler) dediler ki: “Evet (geldiler).” Fakat azap sözü kâfirlerin üzerine hak oldu.
Bütün insanların %90'ından fazla cehenneme gideceklerin hepsine:
"Size, sizin aranızdan olan resûller gelmedi mi? suali sorulacak, hepsi de cevap verecekler:
"Evet geldiler. Ama azap üzerimize hak oldu."
Присоединяйтесь — мы покажем вам много интересного
Присоединяйтесь к ОК, чтобы подписаться на группу и комментировать публикации.
Нет комментариев