Muhterem okuyucular, bir aşure gününü daha anma münasebetiyle bizleri biraraya getiren yüce Rabbimize hamd ve şükrederiz. Nuh (A.S)'ın zamanında vuku bulan tufan sonucunda yaşanan AŞURE Günü'nün meydana geldiği 10 Muharrem tarihi, geçmişte birçok mucizevî olayların yaşandığı bir gündür.
Hz. Âdem için Allahû Tealâ secde emrini verdiği zaman bu emre isyan eden İblis, Hz. Âdem ve onun zürriyetine düşman olduğu için, Hz. Âdem ve Havva Annemiz'in cennetten çıkarılmalarına sebep olmuştur. Havva Annemiz ve Âdem Babamız, yaptıkları hata için Allahû Tealâ'dan af dilediklerinde, Allahû Tealâ'nın onları affettiği gün, 10 Muharrem'di.
Allahû Tealâ, Rum Suresinin 30. âyet-i kerimesinde diyor ki:
30/RUM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataren nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyim(kayyimu), ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya'emûn(ya'emûne).
Hanif olarak kendini dîn için ikame et, Allah'ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları hanif fıtratıyla yaratmıştır. Allah'ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyim olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.
Hanif dîni; tek Allah'a inanarak, Allah'a ulaşmayı dileyenlerin Sıratı Mustakîm üzerinde tek toplumu oluşturarak Allah'a teslim oldukları İslâm dînidir. Hanif dîni, ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah'a teslimini ifade eder.
Hz. İbrâhîm'in, Nemrut ve halkının tapmakta olduğu putları kırmasından dolayı ateşte yakılmasına karar verilmişti. Hz. İbrâhîm, mancınıkla ateşe fırlatıldığında, Allahû Tealâ yanmakta olan ateş kitlesine; “İbrâhîm'e karşı serin ol” emrini verince, yanmakta olan ateş suya dönüştü, odunlar ise balık oldu. Bu olayın oluşu da 10 Muharrem tarihine rastlar.
Hz. Musa ve O'na tâbî olanlar firavunun zulmünden kaçıyorlardı. Allahû Tealâ, Hz. Musa'ya Kızıldeniz'in içerisinden yürüyerek karşıya geçmesini buyurdu. Hz. Musa da açılan denizden kendisine tâbî olanlarla beraber karşıya geçince, Hz. Musa ve arkadaşlarını takip eden firavun ve onun ordusu da Kızıldeniz'den yürüyerek karşıya geçmeye başladılar. Allahû Tealâ Kızıldeniz'i firavunun ve onun ordusunun üze-rine kapattı. Böylece hepsi Kızıldeniz'de boğuldu. Bu olay da 10 Muharrem tarihinde vuku bulmuştur.
Allahû Tealâ, Cebrail (A.S)'ı Hz. Meryem'e ona bir erkek çocuğunun olacağını müjdelemesi için gönderdiğinde, Hz. Meryem, bakire olması sebebiyle bunun mümkün olmayacağını söyledi. Cebrail (A.S) bu hususun o anda gerçekleştiğini yani o anda hamile olduğunu söyledi. Tarih, 10 Muharrem.
Hz. İsa doğunca konuşmaya başlamıştı. Allahû Tealâ Hz. Meryem'e 10 gün süreyle konuşmamasını, çünkü henüz doğmuş olan Hz. İsa'nın konuşacağını buyurdu. Bütün halk, evli olmadığı halde bir çocuk doğuran Hz. Meryem'e hücum edince, Hz. Meryem hiç konuşmadan henüz doğmuş olan Hz. İsa'yı gösterdi. Hz. İsa da onlara “Allah'ın tek dîni olan İslâm'ı onlara anlatmakla görevli, Allah'ın resûlü olarak gönderildiğini” söyledi. Hz. İsa'nın doğduğu tarihin de 10 Muharrem olduğu söylenir.
Hz. İsa'nın havarilerinden 13. havari, Hz. İsa'nın yakalanması için Romalı askerlere işaret verir. Hz. İsa, bu davranışın yanlış olduğunu 13. havariye anlatırken, Romalı askerler odaya girdiler. Bu sırada Allahû Tealâ 13. havarinin yüzünü, Hz. İsa'nın yüzüne, Hz. İsa'nın yüzünü de 13. havarinin yüzüne çevirdi. Romalı askerler Hz. İsa diye 13. havariyi çarmıha gererek öldürdüler. Allahû Tealâ Hz. İsa'nın öldürülmediğini ve onu Kendi katına ref ettiğini Nisa Suresinin 157. ve 158. âyet-i kerimelerinde açıkça belirtmektedir.
4/NİSA-157: Ve kavlihim innâ katelnal mesîha îsabne meryeme resûlallâh(resûlallâhi), ve mâ katelûhu ve mâ salebûhu ve lâkin şubbihe lehum, ve innellezinahtelefû fîhi le fî şekkin minh(minhu), mâ lehum bihî min ilmin illettibâaz zann(zanni), ve mâ katelûhu yakînâ(yakînen).
Ve şüphesiz Allah'ın resûlü: “Meryem oğlu İsa Mesih'i biz öldürdük.” demelerinden (bu sebeple onlara ceza verdik). Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Ama onlar için benzeri vardı (onlara benzeri gösterildi). Şüphesiz onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan dolayı kesin bir şüphe içindedirler. Onların o hususta bilgileri yoktur. Sadece onlar, zanna uyarlar. Kesinlikle onu öldürmediler.
4/NİSA-158: Bel refeahullâhu ileyh(ileyhi) ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen).
Hayır, Allah onu, O'na (Kendisine) yükseltti. Ve Allah, Azîz'dir, üstündür, güçlüdür ve hikmet sahibidir.
Hristiyan âleminin çoğu, Hz. İsa'nın öldüğüne ve onun akan kanıyla bütün hristiyanların günahlarının temizlendiğine inanırlar. Bu olayların oluş tarihi mi? Yine 10 Muharrem'dir.
Hz. Eyüp Allahû Tealâ'nın en sabırlı Peygamber'i idi. Allahû Tealâ, Hz. Eyüp'e bir hastalık verdi. Vücudunun içi ve dışı tamamen bu hastalıkla kaplandı. Hz. Eyüp'ü hastalığından dolayı, çevresindeki insanlar dışlamaya başladı. Hz. Eyüp'e eşi, hastalığının giderilmesi için Allahû Tealâ'ya dua etmesini söyleyince, Hz. Eyüp “Şu anda 80 yaşındayım ve hastalanalı 30 yıl oldu, sağlıkla geçen 50 yıl süreyi hastalıkla doldurmadıkça Allahû Tealâ'ya bu hususta dua etmekten utanç duyarım. Zira Allahû Tealâ benim içimde bulunduğum durumu en iyi bilendir.” dedi. Allahû Tealâ, Hz. Eyüp'e bulunduğu mağarada ayağını yere vurmasını ve oradan çıkan suyla yıkanmasını buyurdu. Su ile yıkanınca vücudunun dışındaki yaralar; içince de iç organlarındaki yaralar sağlığına kavuştu. Bu olayın da oluş tarihi, 10 Muharrem'dir.
Hz. Yunus, kavmini yola getiremediği için Allahû Tealâ'dan kaçmaya karar verir. Denize açılan bir gemiye biner, gemi bir süre gittikten sonra durur, bir türlü hareket etmez. Bu nedenle geminin kaptanı, aralarında Allah'ın lânetine uğramış birinin bulunduğunu, o kişinin bulunarak denize atılması gerektiğini söyleyince Hz. Yunus, o kişinin kendisi olduğunu söyler ve denize atlar. Hz. Yunus'u denizde bir balık yutar sonra onu kıyıya çıkarır. Hz. Yunus'un kendisini yutan balık tarafından karaya çıkarıldığı tarih de 10 Muharrem'dir.
Hz. Yusuf, kardeşleri tarafından kaçırılarak bir kuyuya atılır. Babasına kanlı gömleği götürülerek Hz. Yusuf'un dağda bir kurt tarafından parçalandığı bildirilir. Oradan geçen bir kervan tarafından kuyudan çıkarılan Yusuf (A.S) Mısır'daki esir pazarında firavunun hazinecibaşı tarafından satın alınır. Hazinecibaşının eşi, Hz. Yusuf'a karşı olan ilgisine Hz. Yusuf'dan karşılık göremeyince, Hz. Yusuf'a iftira atar ve onu zindana attırır. Aradan geçen zaman içerisinde ölen hazinecibaşının yerine zindandan çıkan Yusuf (A.S), hazinecibaşı olur. Hz. Yusuf'un bu göreve getirilmesinden sonra kendisini ölü olarak bilen babasını Mısır'a getirtip karşılaştığı tarih de 10 Muharrem'dir.
Hz. Nuh, kavmine yapmış olduğu tebliğin karşılığında hakarete uğradı ve zaman zaman dövüldü. Aralarından ancak pek azı ona tâbî oldu. Bu durumu Hz. Nuh, Allahû Tealâ'ya “Yarabbi! Benim tebliğim sadece kavmimin firarını ve azgınlığını artırdı.” diyerek bildirir. Allahû Tealâ'nın emri üzerine Hz. Nuh ve taraftarları nükleer güçle çalışan bir gemi yaptılar. Gemiye kendisine inananlarla beraber her çeşit hayvandan bir çift alınca, gökten yağan ve yerden çıkan sularla bütün yeryüzü sularla kaplandı. Yıllar sonra bu gemi, Cudi Dağı'na oturdu. O gün gemide kalan bütün gıda maddelerinin son kırıntılarının karışımından bir yemek yaptılar ki, bu yemeğin adına AŞURE denildi. İşte bu olayın tarihi de 10 Muharrem'di.
Böylece 10 Muharrem, fizikötesi birçok olaya şahit olmuştur. Günümüzde Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in ve sahâbenin sünnet-i seniyesini uygulayan Mihr Vakfı mensupları, her yıl Muharrem Ay'ının 10. gününü Hz. Nuh ve onun ashabının sünneti olarak oruç tutmak ve aşure pişirmek suretiyle yadetmektedirler.
Allah hepinizden razı olsun.
Присоединяйтесь — мы покажем вам много интересного
Присоединяйтесь к ОК, чтобы подписаться на группу и комментировать публикации.
Комментарии 1