İman konusu, Allah’u Tealâ’nın dininin temelini oluşturur. Adem (a.s.)’dan başlayan, Peygamber Efendimiz‘e (s.a.v.) kadar devam eden süreçte Allah’ın dini, İslam anlatılmış ve onun temel kavramı olan İMAN bir değişiklik olmadan varlığını sürdürmüştür. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) döneminde İman’ın bütünü tüm sahabe tarafından gerçekleştirilmiş ve Allah’ın dini, 7 safha 4 teslim de bütünüyle yaşanmış. Ancak zamanla dejenere olan Allah’ın dininin temel kavramı İman konusu bazı alimler tarafından kendi algılayabildikleri ölçüde bir kavram haline getirilmiş. Günümüze kadar devam ede gelen bu alimlerin oluşturduğu 6 temel şarttan oluşan bu kavram, ne yazık ki İslam’ın temelini oluşturamıyor. Nedir bu 6 şart? Allah’a, Meleklerine, Kitaplarına, Resullerine, Hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine, Öldükten sonra dirilmeye iman etmek. Bunların 5 tanesi doğru, biri yanlış, bir tanesi de eksik. Yanlış olan nedir? Hayrın da şerrin de Allah’tan geldiği şartıdır. Allah’tan hayır gelir ama şerr gelir mi? Hayır! Ulema hayrın ve şerrin anlamını kendi idrak ettikleri ölçüde tarif ettikleri için, yani hoşlarına giden olayların kendilerine hayır, hoşlarına gitmeyen olayların kendilerine şer olduğunu idrak ettikleri için bu kavramı koymuşlardır. Ancak Allah’ın tarifi farklıdır:
Hayır: bize derecat kazandıran olaylardır, Şerr ise bize derecat kaybettiren olaylardır. Allah’u Tealâ bize derecat kaybettirecek bir olayı kendi katından indirmez, çünkü kullarına zulmetmez.(Yunus/ 44) Allah’u Tealâ zulmetmeyeceğine göre insanlara derecat kaybettirip onların cehenneme gitmelerine kesinlikle taraftar değildir. “El Berr” esmasına ters düşer, çünkü O hep kulun lehine hareket eder. Ayrıca Nisa suresinin 79. ayet-i kerimesinde şöyle buyuruluyor: ‘Hayır bizdendir, şerr sizin kendi nefslerinizdendir’.
İşte Nahl suresinin 30. ayet-i kerimesinde Allah’u Tealâ buyuruyor ki: 16 / NAHL – 30-Ve takva sahiplerine: “Rabbiniz ne indirdi?” denildi. “Hayır (güzellikler).” dediler. Ahsen olanlara (iradesini Allah'a teslim edenlere) bu dünyada haseneler (iyilikler, güzellikler, sevaplar, pozitif dereceler) vardır. Ve elbette ahiret yurdu daha hayırlıdır. Ve gerçekten muttakilerin (takva sahiplerinin) yurdu ne güzeldir. Demek ki Allah’u Tealâ sadece hayır indirir, şerr indirmez. Bu durumda ‘hayır ve şerr’in Allah’tan olduğu’ kavramı yanlıştır. Hayır Allah’tan, şerr bizim kendi nefsimizdendir.
Peki, bu kadar yeterli mi? Hayır, yeterli değil. 6 şarttan öte bir 7. şart kesinlikle var ve bu şart olmazsa olmaz şartıdır. Nedir bu şart? Kalû Belâ günü Allah’u Tealâ’ya verdiğimiz yeminlerden biri olan, ruhumuzun Allah’a ulaşması, bu şartı oluşturur. Neden bunu söylüyoruz? Çünkü,Allah’u Tealâ bunu ayet-i kerimelerinde imanın temel şartının birisinin mutlaka ve mutlaka Allah’a mülâki olunacağına iman etmek olduğunu bildirmektedir. Yani dünya hayatını yaşarken RUH’un Allah’a ulaşacağına (mülaki olacağına) kesin iman etmek imanın olmazsa olmaz şartıdır. . Allah’u Tealâ Nuh (a.s.)’ın kıssasında buyuruyor ki: ‘O ileri gelenler, hep Nuh’a karşı çıkanlar dediler ki –Ey Nuh, senin etrafında olanlar, sana tabi olanlar hep ayak takımı, biz ise mal mülk sahibiyiz, şan şöhret sahibiyiz, makam, mevki sahibiyiz. Onları yanından kov, bizimle beraber ol.’ Nuh (a.s.)’ın cevabı açık:
11 / HUD - 29 :Ve ey kavmim! Buna (tebliğ ettiğim şeylere) karşılık sizden mal olarak (bir şey) istemiyorum. Eğer ücretim (ecrim) varsa ancak Allah'a aittir. Ve ben âmenû olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) tardedecek (uzaklaştıracak, kovacak) değilim. Muhakkak ki onlar, Rab'lerine mülâki olacaklar (ulaşacaklar). Ve lâkin ben, sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.
O zaman imanın temel şartının “Allah’a mülâki olmaya” iman etmek olduğunu görüyoruz.
2 / BAKARA - 223 -…Ve Allah'a karşı takva sahibi olun ve O'na mülâki olacağınızı (kavuşacağınızı) bilin. Ve mü'minleri müjdele.
Allah’a mülâki olacağını bilenler,müminlerdir ve Allah’u Tealâ da onların müjdelenmesini istiyor. Peygamber Efendimiz’den (s.a.v.) zuhur ettiği söylenen rivayetler eğer Kur’an-ı Kerim’e paralel ise doğrudurlar, değillerse doğru değillerdir. Bu hadislerden” Cibril hadisi” olarak bilinen ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bir sohbeti esnasında zuhur ettiği söylenen hadis’te: bembeyaz elbiselerle bir zat görünüyor ve Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) dört sual soruyor. İman nedir? İslam nedir? İhsan nedir? Kıyamet ne zaman kopacak?
-Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) başlangıçtaki üç sorunun cevabını veriyor, son soruya gelince “Onu soran sorulandan daha iyi bilir!” buyuruyor. O zaman o kişinin Cebrail (a.s.) olduğu anlaşılıyor. Bunun için bu hadis-i şerife Cibril hadisi denilir. Kütüb-i Sitte’nin hepsinde bu hadis mevcuttur. Bu hadisi kitaplarına dahil edenler, Kütubu Sitte’nin altı tane ismidir: Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai ve İbn-i Mace. Bu zatların ölümleri hicri 253 ile 275 arasıdır, yalnız Nesai’nin 303 tarihinde vefat ettiğini biliyoruz. Yani ortalama bundan 1100 yıl evvel yazılmış ve kitaplara geçmiş olan bir hadis. Bu hadis doğru mu? Kesin olarak doğru, çünkü ayet-i kerimelere paraleldir.
Buhari’de yer alan imanın tarifi şöyledir: ‘İman odur ki, Allah’a iman etmektir, meleklerine iman etmektir ve Ona mülâki olmaya iman etmektir, resullerine iman etmektir, öldükten sonra dirilmeye iman etmektir. (1.cilt, 58. sayfa 47.hadis) Buhari’de geçen arapça metin böyle, ancak mealde “likaihi” fiilini, öldükten sonra Allah’ı görmek olarak değerlendirmişler ne yazıkki,hiç alakası olmayan bir “tarif”. Diğer hadislere baktığımız zaman Tirmizi’de 1.cilt 60.sayfada geçen hadis metni ve meali aynı. Orada da hem metin hem meal olarak Allah’a, meleklerine, Allah’a kavuşmaya, ulaşmaya (mülaki fiili) olarak almış, resullere, öldükten sonra dirilmeye iman etmek olarak belirtilmiş. Müslim’de de 1.cild 63.sayfada aynen yeralmıştır. Demek ki iman: Allah’a, Meleklerine, Kitaplarına, Resullerine, Hayrın Allah’tan, şerrin nefsimizden olduğuna,Öldükten sonra dirilmeye, Allah’a mülâki olmaya iman etmektir.
‘Mülâki’ kelimesi imanın temelini oluşturan, olmazsa olmaz şartlarındandır. Allah’u Tealâ bu şartları yerine getirmeyen insanların mü’min olmadıklarını buyuruyor. Bu yedi şartı gerçekleştiren insanlar, Allah’ın mükafatlarına mazhar olurlar. Neden? Çünkü orada geçen ‘mülâki olmak’, Allah’a ulaşmaya iman etmek, Allah’a ulaşmayı dilemeye vesiledir ve Allah’a ulaşmayı dileyen kişi takva sahibi olacaktır. Takva sahibi olan kişi mutlaka Allah’ın ikramına mazhar olac aktır.”Hayır kazanmış”mü’min olacaktır.
6 / EN'AM - 154 : Sonra Musa (A.S)'a, ahsen olanlara tamamlayıcı olarak, herşeyi açıklayan ve rahmet olan ve hidayete erdiren kitabı (Tevrat'ı) verdik. Böylece onlar, Rab'lerine mülâki olacaklarına inanırlar (îmân ederler).Ve indirdiğimiz bu kitap mübarektir. Öyleyse O'na tâbî olun. Ve takva sahibi olun.Böylece siz rahmet olunursunuz (rahmete ulaşırsınız).
30 / RUM – 31- O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
Kişi öncelikle şirki ortadan kaldırıyor, sonra takva sahibi oluyor.
O zaman takva sahibi olmayanlar, ancak Allah’a iman etmişler. Nasıl iman etmişler? 6 şarta uygun bir şekilde iman etmişler. Ama Allah’a mülâki olmayı dilemedikleri, yani Allah’a ulaşmayı dilemedikleri için takva sahibi olamamışlar dolayısıyla onlar bir hayır kazanmamıştır ve onlar için yapılacak bir şey yoktur. Allah’u Tealâ 7 iman şartını gerçekleştiren mü’minleri hak mü’min olarak tarif ediyor. Enfal 1,2,3 ve 4. ayet-i kerimelerinde 7 tane özellikle veriyor.
8 / ENFAL – 1,2,3,4 : Sana ganimetlerden sorarlar: “Ganimetler, Allah'ın ve Resûl'ündür.” de. Artık Allah'a karşı takva sahibi olun ve aranızdaki durumu (sahip olduğunuz hali) ıslâh edin (düzeltin)! Eğer mü'minlerseniz, Allah'a ve O'nun Resûl'üne itaat edin.Gerçek mü'minler onlardır ki; Allah zikredildiği zaman kalpleri titrer (cezbelenir). Ve onlara Allah'ın âyetleri okunduğu zaman onların îmânlarını arttırır ve Rab'lerine tevekkül ederler. Onlar namazlarını ikame ederler (kılarlar) ve rızık olarak verdiğimiz şeylerden infâk ederler. İşte onlar gerçek mü'minlerdir. Onların Rab'lerinin yanında dereceleri vardır. Ve onlar için mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi) vardır ve kerim bir rızık vardır. Hak mü’minler kimlermiş ?
1.Takva sahipleri
2. Kalpleri titreyen hak mü’minlerin hidayete ermeleri kesindir, yani Allah’a ulaşmaları,
3. Allah’ın ayetleri tilavet edildiği zaman onların imanları ziyadeleşir,
4. Allah’a tevekkül ederler,
5. Namazlarını huşu içinde kılarlar ve Allah yolunda infak ederler,
6. Allah katında dereceleri vardır,
7.Mağfiret ehlidirler ve kerim rızkın sahipleridir.
Allah razı olsun.
Присоединяйтесь к ОК, чтобы посмотреть больше фото, видео и найти новых друзей.
Комментарии 2
Şer ise kendi nefsimizden doğru- iyi bir anladım.